Kalp, vücut azaları ve duygular üzerinde etkin olduğu gibi, vücudun azalarından sadır olan ameller de kalp üzerinde müessirdir. Kalbin arınması, nurlanması veya kararıp katılaşması ifadelerinde esasen bu hakikat vardır.
"Bilesiniz ki kalpler ancak Allah'ı anmakla mutmain olur."²⁶
"Allah kimin kalbini İslam'a açmışsa o, Rabbinden bir nur üzere değil midir?..."²⁷
"Sözlerini bozdukları için... Kalplerini katılaştırdık..."²⁸
"İman edenlerin Allah'ı anma ve O'ndan inen Kur'an sebebiyle kalplerinin ürpermesi zamanı daha gelmedi mi? Onlar daha önce kendilerine kitap verilenler gibi olmasınlar. Onların üzerinden uzun zaman geçti de kalpleri katılaştı. Onların birçoğu yoldan çıkmış kimselerdir."²⁹
Amellerin kalp üzerindeki kesin etkisi hem yukarıda kaydettiğimiz naslarla hem de tecrübî olarak sabittir.
Kalbin kararması; gözlerin harama bakışıyla,ellerin haramlara bulaşmasıyla, kulakların gıybet, dedikodu, müzik gibi haramları dinlemesiyle ve aleyhte olmak üzere dil ile kazanılan günahlarla gerçekleşmektedir. İnsana iki göz,
iki kulak, iki dudak, iki el ve iki ayak verildiği gibi ona doğruluk ve eğrilik olmak üzere iki de yol gösterilmiştir.
26. 13/Ra'd, 28
27. 39/Zümer, 22
28. 5/Maide, 13
29. 57/Hadid, 16
Ebu Hanzala Müslümanların Allah'a Karşı Sorumlulukları
"Bilesiniz ki kalpler ancak Allah'ı anmakla mutmain olur."²⁶
"Allah kimin kalbini İslam'a açmışsa o, Rabbinden bir nur üzere değil midir?..."²⁷
"Sözlerini bozdukları için... Kalplerini katılaştırdık..."²⁸
"İman edenlerin Allah'ı anma ve O'ndan inen Kur'an sebebiyle kalplerinin ürpermesi zamanı daha gelmedi mi? Onlar daha önce kendilerine kitap verilenler gibi olmasınlar. Onların üzerinden uzun zaman geçti de kalpleri katılaştı. Onların birçoğu yoldan çıkmış kimselerdir."²⁹
Amellerin kalp üzerindeki kesin etkisi hem yukarıda kaydettiğimiz naslarla hem de tecrübî olarak sabittir.
Kalbin kararması; gözlerin harama bakışıyla,ellerin haramlara bulaşmasıyla, kulakların gıybet, dedikodu, müzik gibi haramları dinlemesiyle ve aleyhte olmak üzere dil ile kazanılan günahlarla gerçekleşmektedir. İnsana iki göz,
iki kulak, iki dudak, iki el ve iki ayak verildiği gibi ona doğruluk ve eğrilik olmak üzere iki de yol gösterilmiştir.
26. 13/Ra'd, 28
27. 39/Zümer, 22
28. 5/Maide, 13
29. 57/Hadid, 16
Ebu Hanzala Müslümanların Allah'a Karşı Sorumlulukları
KURBANIN FAZİLETİ:
Kurban kesmek çok büyük ve sevâblı bir ameldir.
Nitekim Âişe radîyallâhu anhâ’dan rivâyet edildiğine göre, Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Âdemoğlu Kurban bayramı günü kan akıtmaktan fazla Allâh (Azze ve Celle) katında sevimli hiç bir amel işlememiştir. Şüphesiz o (kesilen kurban), kıyâmet günü boynuzları, tırnakları ve kıllarıyla gelir. Şüphesiz kurbanın kanı da yere düşmeden önce, Allâh (Azze ve Celle) katında kabul olunur. Artık (sevabı böyle olunca), gönülleriniz kurban (kesmek sebebi) ile (sıkıntılı değil) hoş olsun.”
Tirmizî (1493); İbn Mâce (3626 ]
Kurban kesmek çok büyük ve sevâblı bir ameldir.
Nitekim Âişe radîyallâhu anhâ’dan rivâyet edildiğine göre, Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Âdemoğlu Kurban bayramı günü kan akıtmaktan fazla Allâh (Azze ve Celle) katında sevimli hiç bir amel işlememiştir. Şüphesiz o (kesilen kurban), kıyâmet günü boynuzları, tırnakları ve kıllarıyla gelir. Şüphesiz kurbanın kanı da yere düşmeden önce, Allâh (Azze ve Celle) katında kabul olunur. Artık (sevabı böyle olunca), gönülleriniz kurban (kesmek sebebi) ile (sıkıntılı değil) hoş olsun.”
Tirmizî (1493); İbn Mâce (3626 ]
لِيَشْهَدُوا مَنَافِعَ لَهُمْ وَيَذْكُرُوا اسْمَ اللّٰهِ ف۪ٓي اَيَّامٍ مَعْلُومَاتٍ عَلٰى مَا رَزَقَهُمْ مِنْ بَه۪يمَةِ الْاَنْعَامِۚ فَكُلُوا مِنْهَا وَاَطْعِمُوا الْبَٓائِسَ الْفَق۪يرَۘ
Onlar için faydalı olan şeylere şahit olmaları ve (Allah’ın) kendilerine rızık olarak verdiği (kurbanlık) hayvanlar üzerine belli günlerde Allah’ın adını anmaları için... Ondan yiyin ve zorda kalmış fakire de ondan yedirin.
(22/Hac Suresi, 28)
ثُمَّ لْيَقْضُوا تَفَثَهُمْ وَلْيُوفُوا نُذُورَهُمْ وَلْيَطَّوَّفُوا بِالْبَيْتِ الْعَت۪يقِ
Sonra (saç, tırnak ve bıyıklarını keserek) kirlerini gidersinler, adaklarını yerine getirip Beyt-i Atik’i/Özgür Ev’i tavaf etsinler.
(22/Hac Suresi, 29)
Onlar için faydalı olan şeylere şahit olmaları ve (Allah’ın) kendilerine rızık olarak verdiği (kurbanlık) hayvanlar üzerine belli günlerde Allah’ın adını anmaları için... Ondan yiyin ve zorda kalmış fakire de ondan yedirin.
(22/Hac Suresi, 28)
ثُمَّ لْيَقْضُوا تَفَثَهُمْ وَلْيُوفُوا نُذُورَهُمْ وَلْيَطَّوَّفُوا بِالْبَيْتِ الْعَت۪يقِ
Sonra (saç, tırnak ve bıyıklarını keserek) kirlerini gidersinler, adaklarını yerine getirip Beyt-i Atik’i/Özgür Ev’i tavaf etsinler.
(22/Hac Suresi, 29)
Forwarded from 𝐃ə𝐯ə𝐭𝐢𝐦𝐢𝐳 𝐓𝐨̈𝐯𝐡𝐢𝐝 ☝️🏼
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Əs səlamu aleykum əziz müsəlmanlar.
🎊🎉 Qurban bayrami münasibətilə haminizi təbrik edirəm. ALLAH bizdən də sizdən də saleh əməlləri qəbul etsin. Əmiin. Rəbbim bizə bayramlari əsl bayram kimi qeyd etməyi nəsib etsin. Allah bizi izzətləndirsin Əmiin. ✨🎀
تقبل الله منا ومنكم.
🎊🎉 Qurban bayrami münasibətilə haminizi təbrik edirəm. ALLAH bizdən də sizdən də saleh əməlləri qəbul etsin. Əmiin. Rəbbim bizə bayramlari əsl bayram kimi qeyd etməyi nəsib etsin. Allah bizi izzətləndirsin Əmiin. ✨🎀
تقبل الله منا ومنكم.
Takva ve fücur.
Bunlar kalbe aynı yoldan, aynı sözler, düşünüşler veya amellerle ulaşmaz. Oluklar çifttir. Bunlardan birinden
hayırlı ve güzel amellerle kalbe nur akar... Diğer oluk ile de çirkin ve kötü söz ve ameller sebebiyle kararmışlık ve
katılık ulaşır kalbe.
Gün içerisinde insanın en çok kullandığı organlarından birisi dildir. Mümin kul, bu hareketli organı öyle bir şekilde kullanmalıdır ki dilinden dökülen sözlerin her bir harfi, kulun hayal sınırlarının dışında olan azim bir
semereyle karşılaşmak ümidiyle en az bire yedi yüz nisbetinde verimliliği olan çok kaliteli bir tohum tanesi gibi
olmalıdır. O dilini olta veya ağ olarak kullanıp bir avcı gibi türlü hayırları elde etmeye vesile kılabilmelidir.
Kul doğru konuşup, doğruların meclisinde bulunmaya devam ettikçe bu doğruluğun kalp üzerindeki müspet tesirini çok geçmeden müşahede edecektir. Doğru söz,hemen o anda kişiyi takvaya, ihlasa yahut admına ulaştırmaz. Doğruluk evvela kalbe tesir eder. Şayet doğruluk dilinin kalbin takvasına müspet tesiri yoksa o halde niyetteki doğruluk henüz gerçekleşmemiştir. Niyetteki doğruluk gerçekleşmiş olsa bunun müspet etkisi
zincirleme bir şekilde lisanda, fikirde, amelde ve nihayet kalbin takvaya doğru yönelmesinde müşahede edilecektir.
Olumlu etkilerinden birisi de yapılan hayırlı amellerin bir sonraki hayırlı amele vesile olup yol açmasıdır. Çünkü
doğruluk, insanı iyiliğe götürür
Abu Hanzala Müslümanların Allah'a Karşı Sorumlulukları
Bunlar kalbe aynı yoldan, aynı sözler, düşünüşler veya amellerle ulaşmaz. Oluklar çifttir. Bunlardan birinden
hayırlı ve güzel amellerle kalbe nur akar... Diğer oluk ile de çirkin ve kötü söz ve ameller sebebiyle kararmışlık ve
katılık ulaşır kalbe.
Gün içerisinde insanın en çok kullandığı organlarından birisi dildir. Mümin kul, bu hareketli organı öyle bir şekilde kullanmalıdır ki dilinden dökülen sözlerin her bir harfi, kulun hayal sınırlarının dışında olan azim bir
semereyle karşılaşmak ümidiyle en az bire yedi yüz nisbetinde verimliliği olan çok kaliteli bir tohum tanesi gibi
olmalıdır. O dilini olta veya ağ olarak kullanıp bir avcı gibi türlü hayırları elde etmeye vesile kılabilmelidir.
Kul doğru konuşup, doğruların meclisinde bulunmaya devam ettikçe bu doğruluğun kalp üzerindeki müspet tesirini çok geçmeden müşahede edecektir. Doğru söz,hemen o anda kişiyi takvaya, ihlasa yahut admına ulaştırmaz. Doğruluk evvela kalbe tesir eder. Şayet doğruluk dilinin kalbin takvasına müspet tesiri yoksa o halde niyetteki doğruluk henüz gerçekleşmemiştir. Niyetteki doğruluk gerçekleşmiş olsa bunun müspet etkisi
zincirleme bir şekilde lisanda, fikirde, amelde ve nihayet kalbin takvaya doğru yönelmesinde müşahede edilecektir.
Olumlu etkilerinden birisi de yapılan hayırlı amellerin bir sonraki hayırlı amele vesile olup yol açmasıdır. Çünkü
doğruluk, insanı iyiliğe götürür
Abu Hanzala Müslümanların Allah'a Karşı Sorumlulukları
Hişâm b. Hassân der :
Ala b. Ziyâd el-Adevî’nin arkasında
yürüyordum. Çamura da dikkat ediyordum. Birisi ona çağnınca ayağı
çamura saplandı ve çamurun içine girdi. Kapıya gelince durup “Gördün mü ey Hişâm?” dedi, “Evet” dedim,“işte Müslüman insan böyle, günahlardan,sakınır, içine düşünce de işler” dedi
📖Ebu Nuaym Hilyetul-Evliya
Ala b. Ziyâd el-Adevî’nin arkasında
yürüyordum. Çamura da dikkat ediyordum. Birisi ona çağnınca ayağı
çamura saplandı ve çamurun içine girdi. Kapıya gelince durup “Gördün mü ey Hişâm?” dedi, “Evet” dedim,“işte Müslüman insan böyle, günahlardan,sakınır, içine düşünce de işler” dedi
📖Ebu Nuaym Hilyetul-Evliya
İ𝐥𝐢𝐦 𝐀𝐦𝐞𝐥𝐝𝐞𝐧 𝐎̈𝐧𝐜𝐞𝐝𝐢𝐫
Takva ve fücur. Bunlar kalbe aynı yoldan, aynı sözler, düşünüşler veya amellerle ulaşmaz. Oluklar çifttir. Bunlardan birinden hayırlı ve güzel amellerle kalbe nur akar... Diğer oluk ile de çirkin ve kötü söz ve ameller sebebiyle kararmışlık ve katılık…
Kalp günlük olarak ihtiyaç duyduğu manevî takviyeyi alamadıysa karşılaşacağı masiyeti engelleme namına herhangi bir mukavemet gösteremeyecektir. Bunun gibi,yapması veya söylemesi gereken hayırlı söz ve amelleri ifa etmede de zayıf kalacaktır.
Gözleri, kulakları, dili ve sair organları daimi olarak hayırlara alışmış bir insan, fısk ve fücura götüren söz ve amellerden olabildiğince uzaklaşır. Kimi insanların pantolon paçalarına necaset sıçramasın diye gösterdikleri
hassasiyetten çok daha büyük bir duyarlılık, dikkat ve özen gösterir. Zira kalbe arz olunan günahların dünya ve
ahiretteki kötü sonuçlarının farkındadır. Tertemiz, bembeyaz ve pırıl pırıl bir gömleğin üzerindeki iş lekesi nasıl
rahatsız edici derecede göze batıyorsa, kalbin takvasına halel getirecek söz ve amellerde mümin kulu ziyadesiyle rahatsız eder. Dilini ve sair organlarını, fücura götürecek yalan, riya ve benzeri günahlardan korumakla beraber kalbini de manevî olarak takviye eder. Günahlar onun için herhangi bir söz veya amel değildir artık.
Abu Hanzala Müslümanların Allah'a Karşı Sorumlulukları
Gözleri, kulakları, dili ve sair organları daimi olarak hayırlara alışmış bir insan, fısk ve fücura götüren söz ve amellerden olabildiğince uzaklaşır. Kimi insanların pantolon paçalarına necaset sıçramasın diye gösterdikleri
hassasiyetten çok daha büyük bir duyarlılık, dikkat ve özen gösterir. Zira kalbe arz olunan günahların dünya ve
ahiretteki kötü sonuçlarının farkındadır. Tertemiz, bembeyaz ve pırıl pırıl bir gömleğin üzerindeki iş lekesi nasıl
rahatsız edici derecede göze batıyorsa, kalbin takvasına halel getirecek söz ve amellerde mümin kulu ziyadesiyle rahatsız eder. Dilini ve sair organlarını, fücura götürecek yalan, riya ve benzeri günahlardan korumakla beraber kalbini de manevî olarak takviye eder. Günahlar onun için herhangi bir söz veya amel değildir artık.
Abu Hanzala Müslümanların Allah'a Karşı Sorumlulukları
Rasûlullah ﷺ şöyle buyurdu:
"Kim ödemek niyetiyle borçlanırsa, Allah onu borcunu ödemeye muvaffak kılar."
📚Buhari, İstikraz 2
"Kim ödemek niyetiyle borçlanırsa, Allah onu borcunu ödemeye muvaffak kılar."
📚Buhari, İstikraz 2
Rasûlullah ﷺ şöyle buyurdu:
*“Allah, yanılarak, unutarak ve zor kullanılarak yaptıklarından dolayı ümmetimi sorumlu tutmaz.”*
İbn Mâce, Talâk 16
*“Allah, yanılarak, unutarak ve zor kullanılarak yaptıklarından dolayı ümmetimi sorumlu tutmaz.”*
İbn Mâce, Talâk 16
Doğruluğun insanı iyiliklere ve sıddıklığa ulaştırması gibi yalan da kişiyi fücura ve nifağa götürür.
"Doğruluk iyiliğe götürür; iyilik cennete ulaştırır. Kişi doğrulukta devam eder durur, sonunda Allah katında sıddık olarak yazılır. Yalan fücura götürür;fücur ise ateşe götürür. Kişi yalan söylemeye devam eder, sonunda Allah katında yalancı olarak yazılır."³⁰
Ebu Hureyre'den (r.a):
"Rasûlullah şöyle buyurmuştur:
'Münafıklığın üç alameti vardır:
Konuştuğu zaman yalan söyler, söz verdiği zaman sözünde durmaz ve kendisine bir şey emanet edildiğinde hiyanet eder.' "³¹
Esasen her üç amelin de temelindeki ahlak, yalandır. Verilen emanete karşı sadık olmamak, o emanete karşı yalancı olmak demektir. Emaneti koruyan kimse için 'Emanete sadık' ifadesi kullanılır.
Safvan b. Süleym (r.a) anlatıyor:
"Dedik ki:
Ey Allah'ın Rasûlü! Mümin korkak olur mu?
Evet, olabilir, buyurdu.
Şöyle denildi:
Peki mümin cimri olur mu?
Evet, olabilir, buyurdu.
Mümin yalancı olabilir mi?
__ Hayır, asla! buyurdu."³²
30. Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi
31. Buhari, Müslim
32. Muvatta
Abu Hanzala Müslümanların Allah'a Karşı Sorumlulukları
"Doğruluk iyiliğe götürür; iyilik cennete ulaştırır. Kişi doğrulukta devam eder durur, sonunda Allah katında sıddık olarak yazılır. Yalan fücura götürür;fücur ise ateşe götürür. Kişi yalan söylemeye devam eder, sonunda Allah katında yalancı olarak yazılır."³⁰
Ebu Hureyre'den (r.a):
"Rasûlullah şöyle buyurmuştur:
'Münafıklığın üç alameti vardır:
Konuştuğu zaman yalan söyler, söz verdiği zaman sözünde durmaz ve kendisine bir şey emanet edildiğinde hiyanet eder.' "³¹
Esasen her üç amelin de temelindeki ahlak, yalandır. Verilen emanete karşı sadık olmamak, o emanete karşı yalancı olmak demektir. Emaneti koruyan kimse için 'Emanete sadık' ifadesi kullanılır.
Safvan b. Süleym (r.a) anlatıyor:
"Dedik ki:
Ey Allah'ın Rasûlü! Mümin korkak olur mu?
Evet, olabilir, buyurdu.
Şöyle denildi:
Peki mümin cimri olur mu?
Evet, olabilir, buyurdu.
Mümin yalancı olabilir mi?
__ Hayır, asla! buyurdu."³²
30. Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi
31. Buhari, Müslim
32. Muvatta
Abu Hanzala Müslümanların Allah'a Karşı Sorumlulukları