Telegram Web Link
Bir doğruluk, pür mükâfat!

Ashaptan geri kalan üç kişinin mükâfatı, ortaya koydukları sıdk ve sadakatin yüce Allah katında ne kadar azim bir
karşılık bulduğunu göstermesi açısından çok öğreticidir. Aynı zamanda kalpleri, lisanları ve sair uzuvları sıdk üzere sebat etmeye teşvik eden coşturucu bir manzaradır. Burada da beşer olmaktan kaynaklı bazı özellikler nedeniyle samimi Müslümanların da hayırlardan geri kalabilecekleri veyahut türlü yanlışlara sapabilecekleri görülmektedir. Kul için bunun yegâne telafisi ise ancak doğruluktur. Sıdk
üzere istikamet sahibi olmaktır. Bundan dolayı denilmiştir ki: 'Sıdkın hakikati, seni ancak yalanın kurtaracağı yerlerde dahi doğruyu söylemendir.'

Sıdk sahibi bir kul, Rabbiyle kendisi arasındaki doğruluğa halel getirdiğinde, yaptığı o yanlış da, günahtan dolayı yüreğinde yakıcı bir ateşin çıktığını hisseder. Bu halden selamet ve serinliğe ulaşmanın tek çaresinin doğruluk olduğunu da bilmiş olur.

Geçen bölümde sözünü ettiğimiz Ebu Lubabe'yi (r.a)mescidin direğine kendi kendisini bağlatan bu sıdk ve samimiyetin ta kendisidir.

Maiz b. Malik ile Ğamidiyeli kadını çarptırılacakları her türlü cezaya rıza göstererek Rasûlullah'ın (sav)huzuruna
çıkartanda buydu.

Kab b. Malik ve arkadaşlarına hurma bahçeleriyle gölgelikleri ateş çukuruna dönüştüren o halet-i ruhiyelerinin
asıl nedeni işte bu doğruluklarıydı. Çünkü o temiz fıtratları ve Rasûlullah'tan (sav) edinilmiş yüksek terbiyeleri sıdkı/doğruluğu bozacak söz ve amellere geçit vermiyordu. Nitekim vermedi de. Bunun karşılığını ise, kendileri de dahil hiç kimsenin ummadığı ölçüde aldılar. Bu hususlarda tüm ümmete kıyamete dek örnek oldular.



Ebu Hanzala Müslümanların Allah'a Karşı Sorumlulukları
Rasûlullah ﷺ şöyle buyurdu:

“Zenginin borcunu ödemeyi ertelemesi zulümdür."

Buhârî, Havâlât 1
Alâ b. Ziyâd der ki: Rüyamda insanların bir şeyin peşinden gittiklerini görünce ben de onun peşine düştüm. Yamna vardığımda üzerinde her türlü süs ve ziynet bulunan dişleri dökülmüş, kör bir yaşlı kadın olduğunu gördüm.

Ona: “Sen kimsin?” diye sorduğumda:
“Bendünyayım!” karşılığını verdi.
Ona: “Allah’tan sana karşı içimde bir öfke kılmasını dilerim!” dediğimde de:
“Şâyet dirhemleri (parayı) sevmezsen dediğin olur!” karşılığım verdi.


📖Ebu Nuaym Hilyetul-Evliya
Resülüllah (sallallahu aleyhi və sellem) şöyle buyurdu


"İçinizde en çok sevdiğim ve kıyamet günü bana en yakın mesafede bulunacak kimseler güzel ahlâk sahibi olanlarınızdır...



(Tirmizî, "Birr", 71).
‎Rasûlullah ﷺ şöyle buyurdu:

“Yiğit dediğin, güreşte rakibini yenen kimse değildir; asıl yiğit kızdığı zaman öfkesini yenen adamdır.”

(Buhârî, Edeb 76)
Kulun, herhangi sıradan biri olarak ya da güç ve yetki sahibi olarak Allah'a (cc) karşı doğru olması sahih bir itikadla beraber temiz fıtrat ve sağlam bir karakter de gerektirir.

"Gerçek müminler ancak Allah'a ve Rasûlü'ne iman eden ondan sonra asla şüpheye düşmeyen, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla savaşanlardır. İşte doğrular ancak onlardır."
²³

Bizler kibir çağında yaşıyoruz. İnsanlar işledikleri hatalardan sonra sıdkı bilmiyorlar. Hata ve günahta sıdkın
olması kibrin olmamasına bağlıdır. Kibir sahibi insanlar hatalarda şeytanın yolunu izler hataları başkalarına mâl
etmemek için başkalarını suçlamayı, bahaneler uydurmayı tercih ederler. Hali böyle olan insanların kul hakkında özür dilemeleri, Rablerinin hukukunda samimi bir şekilde tevbe etmeleri mümkün değildir.


23. 49/Hucurat, 15


Ebu Hanzala Müslümanların Allah'a Karşı Sorumlulukları
‎Rasûlullah ﷺ şöyle buyurdu:

“Kaderi inkâr edenlere yakınlık duyup bir arada oturmayın ve onlarla kader hakkında tartışmayın!”

(Ebû Davûd, 4720)
Alâ b. Ziyâd’ın kardeşi Hişâm b. Ziyâd’ın naklettiğine göre Alâ b. Ziyâd, her Cuma akşamını ihya ederdi. Bir gece hafif uykusu gelmişti. Hanımına “Ey Esmâ! Biraz uykum var, şu kadar zaman sonra beni uyandır” dedi. Karısı “Tamam” dedi. Rüyasında biri gelip perçeminden tutup “Ey ibn Ziyâd! Kalk, Allah’ı zikret Allah seni hatırlasın” dedi. Alâ b. Ziyâd kalktı.



📖Ebu Nueym Hilyetul-Evliya
Kişinin Kendisi ile Diğer İnsanlar Arasındaki Münasebetlerinde Doğruluk


Kulun arınması ve nefis tezkiyesi sürecinde vücut azalarının birbirinden bağımsız olmadığı bilinen bir husustur. Arınma ve bu arınmanın korunarak sürdürebilmesi sürecinde diğer organlar üzerindeki etkisi itibariyle dil en başta gelir.

Bundan önceki bölümde zikrettiğimiz
²⁴ hadis-i şerifi esas olarak aldığımızda doğruluk kademe kademe sıdk derecelerinin kapısını açan bir anahtar gibidir. Doğruluk; sadık, saduk ve nihayet sıddık olmaya götürür.

"Doğruluk iyiliğe götürür; iyilik cennete ulaştırır. Kişi doğrulukta devam eder durur, sonunda Allah katında sıddık olarak yazılır. Yalan fücura götürür; fücur ise ateşe götürür. Kişi yalan
söylemeye devam eder, sonunda Allah katında yalancı olarak yazılır."
²⁵

24. Abdullah b. Mesud'un rivayet ettiği
25. Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi


Abu Hanzala Müslümanların Allah'a Karşı Sorumlulukları
‎Rasûlullah ﷺ şöyle buyurdu:

"Kim, bir topluluğun duyulmasını istemedikleri bir sözü öğrenmeye çalışır (kulak hırsızlığı yapar)sa, kıyâmet günü kulaklarına eritilmiş kurşun dökülür."


(Buhari, Ta'bîr 45)
اِقْتَرَبَ لِلنَّاسِ حِسَابُهُمْ وَهُمْ ف۪ي غَفْلَةٍ مُعْرِضُونَۚ
İnsanların hesap vakti yaklaşmıştır. (Oysa) onlar, gaflet içerisinde, ilgisiz, yüz çevirmiş hâlde (yaşamaya devam etmektedirler).

(21/Enbiya Suresi, 1)
Zira doğruluk iyiliğe götürür. İyilikler ise ancak Rabbine, nefsine ve insanlara karşı doğru olanlardan sadır olur. Bu tür iyiliklerde yüce Allah'ın lütuf ve keremiyle cennete ulaştıracaktır. Sıdk ehli sıdkından dolayı dünya ve ahirette arzulamış olduğu desteklenme, yardım, zafer ve kurtuluşu elde eder.

Dilin ve sair organların amelleri doğruluk üzere yapıldığında,sıdkın gerçekleşmesi yolunda büyük bir mesafe kat edilmiş olur.

Rasûlullah'tan (sav) sonra Müslümanlar için özellikle de sıdk konusunda Ebu Bekir'in (r.a) sıddıklığını hatırlatmakta
fayda vardır. Söylediği sözler ve yaptığı amelleri ihlas üzere dosdoğru bir şekilde yapmış olmasından dolayı Ebu Bekir (r.a) 'Sıddık' olarak vasıflandırılmış, sıdkın zirvesine çıkmış ve Rasûlullah'ın (sav) hem hayattayken hem de vefatından sonra ilk halifesi olması hasebiyle en yakını ve tabilerinin
en önde geleni olmuştur.

Ebu Bekir (r.a) örnekliğindeki sıdkın odağında dil ile beraber kalp vardır. Zira kalp; tüm azalarıyla ve duygularıyla vücudu hem takva hem de fücur istikametine yöneltebilecek güç ve kudrete sahip bir komutan gibidir. Komutan, 'ehli silm' olursa tabiri caiz ise de ordunun (vücudun) diğer uzuvları da barış, güvenlik, saadet ve iyiliğin sağlayıcısı ve koruyucusu olurlar. Vücudun 'komutanı' hükmündeki
kalp, 'ehli ifsat' ise ordunun geri kalan unsurları da yalan, riya, fesat ve bozgunun müsebbibi ve kaybedeni olurlar. Kalp fücura yönelmiş, günahlarla kararmış ve bozguna uğramış iken bu halden rahatsızlık dahi duymaz. Tıpkı
Moskova seferinde çok ağır bir hezimete uğrayan küfür önderlerinden Napolyon'un kendi ordusundan binlerce askerin yanmış ve parçalanmış cesedinin üst üste yığılı olduğu savaş meydanını 'Görkemli bir manzara' olarak tasvir etmesi gibi... Bu pişkinlik ve umursamaz tavır kalbin en
marazî halidir.


Ebu Hanzala Müslümanların Allah'a Karşı Sorumlulukları
Katâde bildiriyor: Alâ’ b. Ziyâd el-Adevî şöyle derdi:

“Kişi kendisine ölüm geldiğini ve Râbbinden ölümünü ertelemesini istediğini ve Rabbinin de bunu kabul ettiğini düşünüp Allah’a itaat etmeye baksın.”


📖 Ebu Nuaym Hilyetul-Evliya
Sabahdan Zil-hiccə ayının 9 gün sünnə orucları başlayır, in şəə Allah 🎈
2025/02/22 18:46:07
Back to Top
HTML Embed Code: