Telegram Web Link
Âlimlerden biri şöyle der:

“İnsanların gayret ettikleri şeyleri düşündüm. Elde
etmedeki metodları ve yolları farklı olsa da hepsinin gayret ve çabasının tek bir şey olduğunu gördüm. Hepsinin çabası kendilerinden keder ve hüznü atmak idi. Kimisi bunu yeme içmeyle, kimisi ticaret ve para kazanmayla, kimisi müzik
dinlemekle, kimisi de oyun ve eğlenceyle yapmaya
çalışıyordu. Kendi kendime şöyle dedim: Bu, akıllıların talip olacağı güzel bir gaye. Ancak yolların hiçbiri bu gayeye
ulaştıracak nitelikte değil, bilakis bazıları onun zıddına iletir.
Bu yollar arasında o gayeye ulaştıracak yolu aramak sadece Allah'a yönelmek, yalnız O'nunla yakın ilişki kurmak ve rızasını her şeyin üstünde tutmayı gördüm.”


(Ibn Kayyim Sevgi)
Urve bin Zubeyr anlatıyor:

"Rasûlullah Kabe'nin Hicr'inde (Hatim olarak da adlandırılan yarım daire şeklindeki kısmında) namaz kılarken Ukbe bin Ebi Mu'ayt geldi. Elbisesini boynuna doladı. Boynunu şiddetli bir
şekilde sıktı. Derken Ebu Bekir gelip omuzundan tutarak Rasûlullah'ın yanından uzaklaştırdı ve şöyle söyledi: 'Bir adam 'Rabbim Allah'tır' dediğinden dolayı, onu öldürüyor musunuz?' "⁶


Ebu Bekir (r.a), katresi bir çok Müslümana yetecek olan o sadakatiyle kendisini Rasûlullah'a (sav) siper etmenin bedelini orada bulunan müşrikler tarafından bayılıncaya
kadar darp edilmekle ödedi. Baygın halde evine götürüldü.
Ayılır ayılmaz 'Ah kemiklerim!' diye inlemedi.
"
Rasûlullah nasıl, diye sordu.

Annesi ona:

Sen kendi haline bak, ne yapacaksın Muhammed'i, dedi.

O ise:

Hayır, vallahi onun durumundan haber almadan olmaz, diyerek annesini Ümmü Cemile'nin yanına, Rasûlullah'tan haber almak için gönderdi. Ebu Bekir'in annesi Ümmu'l Hayr Selma binti Sahr hemen Ümmü Cemile'nin yanına gelip oğlunun durumunu anlatarak Rasûlullah'ın akıbetini sordu. Ümmü Cemile ise hem Rasûlullah'ı hem de Ebu Bekir'i tanımamazlıktan gelerek:

Muhammed'i de Ebu Bekir'i de tanımam. Fakat eğer istersen seninle beraber gelir, oğlunu tanıyıp tanımadığımdan emin olurum, diye çok akıllıca bir teklifte bulundu.

6. Buhari


Ebu Hanzala
Müslümanların Allah'a Karşı Sorumlulukları
Rasúlullah (sallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki:

"Kim musibete uğramış birini teselli ederse, onun o dert sebebiyle kazandığı sevap kadar sevap kazanır."

[İbn-i mace]
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
❇️ Ebu’l-Bahterî ile Meysere bildiriyor:

Sıffîn gününde Ammâr'a süt getirmişlerdi, Ammâr, sütü içtikten sonra Resulullah’ın (sallallahu aleyhi vesBİlem) "Bu (süt) benim dünyada içtiğim son yudumdur" demişti” dedikten sonra kalkıp şehid oluncaya kadar savaştı.

Ebu Nuaym Hilyetul Evliya
Birlikte Ebu Bekir'in evine gittiler. Ebu Bekir, Ümmü Cemile'yi görür görmez hemen Rasûlullah'ı sordu. Ümmü Cemile ise annesini işaret ederek Rasûlullah'tan söz etmekten çekindi.

Ebu Bekir:

Korkma, annemden bir zarar gelmez, dedikten sonra Ümmü Cemile Rasûlullah'ın sağlık durumundan haber verdi.

Endişe etmene gerek yok. Rasûlullah iyidir, dedi.

Sonuçta Ebu Bekir:

__ Ben Rasûlullah'ı görmeden rahat edemem, diyerek Ümmü
Cemile'yle beraber Rasûlullah'ın yanına gitti."⁷


Müslüman bir kadının emaneti koruma (sır saklama) ve güvenilir olma konusunda ümmetin erkekleri için dahi
ders niteliğindeki bu hassasiyetine ve sağlam duruşuna bugün de çok ihtiyaç vardır.

Ebu Zer'i (r.a) Rasûlullah'a (sav) götürürken en iyimser ihtimalle henüz onlu yaşlarda olan Ali'nin (r.a) gösterdiği yüksek hassasiyet, emniyet ve güvenilir olmak konusunda ashabın seçkin özelliklerini gözler önüne serer. Henüz küçük yaşlarda bir çocuk olan Ali (r.a), Ebu Zer'i bir kaç gecedir kaldığı Kabe'den Rasûlullah'ın (sav) yanına götürürken Ebu Zer'e şöyle der:

"Eğer yolda hakkında endişeleneceğim bir durum görürsem, su döküyormuş gibi yaparım; geçip gittiğimde ise beni takip edersin, nihayet gittiğim eve girersin."⁸

7. Müslim
8. Buhari, Müslim, özetle.


Ebu Hanzala
Müslümanların Allah'a Karşı Sorumlulukları
Peygamber sallallaahu aleyhi vassellem buyurdu ki:

Kış müminin baharı`dır.

°Müsned | 519°
Abdullah b. Ebi'l-Hüzeyl der ki:

🍃 Abdullah b. Mes’ûd evini inşa ettiğinde Ammâr'a "Gel de yaptığıma bak” dedi. Ammâr gidip baktı ve: “Sağlam yapmışsın, uzun süreli planlar yapmışsın, ama kısa zamanda ölürsün” dedi.

Ebu Nuaym Hilyetul Evliya
Meymûn b. Mihrân'ın Abdullah b. Abbâs'tan naklettiğine göre Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) elini Abdullah'ın başına koyup "'Allahım! Ona hikmeti ve tevili öğret!" dedi. Sonra elini göğsüne koyunca Abdullah b.
Abbâs elinin soğukluğunu sırtında hissetti. Ardından Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem):
"Allahım! Kalbini hikmet ve ilimle doldur" buyurdu. Bundan sonra İbn Abbâs insanların hiçbir sorusuna şaşırmadı. Allah ruhunu kabzedinceye kadar da bu ümmetin âlimi olarak kaldı.

Ebu Nuaym Hilyetul Evliya
Resûlullah'ın (sallallahu aleyhi vesellem) ashâbından Ebû Sinân ed-Dûelî der İri:
Ammâr b. Yâsir'i görmiiştüm, (Sıffın’de) içecek bir şey istedi. Kendisine bir bardak süt getirdiler. Onu içti ve “Allah ve Resûl'ü doğru söylemişler, bugün sevdiklerime; Muhammed (sallallahu aleyhi vesellem) ve ashâbına kavuşacağım.
Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) «Dünyada son içeceğin şey bir bardak süt olacak» demişti” dedi. Ardından şöyle devam etti: “Vallahi bizi hezimete uğratıp Hacer hurmalıklarına kadar kovalasalar bile, bizim hak üzere olduğumuzu, onların batıl üzere olduklarım artık biliyoruz.”

Ebu Nuaym Hilyetul Evliya
İbn Kayyim (rahiməhullah) der ki:

Bazı sözlerin birtakım özellikleri ve tecrübe edilmiş faydaları olduğu malumdur. Rabb Teâlâ'nın sözlerinin diğer bütün sözlere üstünlüğü, Allah'ın mahlukatına üstünlüğü gibidir. O, tam bir şifa, faydalı bir koruyucu, yol gösterici bir nûr ve geniş kapsamlı bir rahmettir. Öyle ki bir dağa indirilmiş olsaydı, azametinden ve yüceliğinden dağ paramparça olurdu.

Allahu Teâlâ buyurur ki: "Biz, Kur'an'dan öyle bir şey indiriyoruz ki, o, müminler için şifa ve rahmettir."(İsra Suresi, 82. ayet 16)

İbnu'l-Kayyım, Zadu'l-Mead, lV/177
Peygamberimiz (s.a.v) Hutbede Sesleniyor!

“Ey insanlar!
Ölmeden önce tevbe edin; fırsat elde iken sâlih ameller işlemeye bakın! Gizli-açık bolca sadaka vermek ve Allâh’ı çok çok zikretmekle Rabbinizle aranızı düzeltin! Böyle yaparsanız, rızıklandırılır, yardım görür ve kaçırmış olduğunuz şeyleri elde edersiniz." 

📚 İbn-i Hişâm, I, 118-119, Beyhakî,Delâil, II, 524
Bir Müslümanın, emiri nezdinde güvenilir olmasının ve emaneti korumadaki azami duyarlılığının bir başka çarpıcı örneği de Abdullah bin Cahş El-Esedi ve komutanı olarak atandığı müfrezedeki diğer sahabelerdir.

Rasûlullah (sav), kâtibi Ubey bin Ka'b El-Ensari'ye yazdırdığı mektubu Abdullah'a vererek şöyle buyurur:

"Seni bu birliğe emir olarak atadım. Bu mektubu alıp, onlarla beraber Mekke yoluna çık. İki gece yol aldıktan sonra mektubu aç ve içindeki talimatları uygula!"⁹

Bu olay sahabenin ne denli güvenilir ve itaatkâr olduklarını göstermesi açısından örnek bir tablodur.

'Şuracıkta açıversem ne olacak ki? Mektup zaten bana yazılmış...' demiyor, Abdullah bin Cahş (r.a). Tam iki gece yol alarak İbni Dumeyre kuyusu denilen mıntıkaya vardıktan sonra mektubu açıp okuyor.

Rasûlullah'ın (sav) ashabını seçkin ve saygıdeğer kılan üstün ahlakından derslerle dolu bu hadisedeki adanmışlık, güvenilirlik, sır saklama, itaat, gizlilik ve emaneti korumada ortaya konan tavra, günümüz Müslümanlarının da çok ihtiyacı olduğu kuşkusuzdur.

Rasûlullah (sav), bir savaşa niyet ettiği zaman kapalı ifadeler kullanarak ilk anda asıl hedefini belli etmezdi. Fakat
Tebuk gazvesinde öyle yapmadı. Ruzak bir yerde, kalabalık bir orduyla karşılaşmak için savaşa çıkacaktı.

9. İbni Hişam


Ebu Hanzala
Müslümanların Allah'a Karşı Sorumlulukları
هُوَ الَّذ۪ي بَعَثَ فِي الْاُمِّيّ۪نَ رَسُولًا مِنْهُمْ يَتْلُوا عَلَيْهِمْ اٰيَاتِه۪ وَيُزَكّ۪يهِمْ وَيُعَلِّمُهُمُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَۗ وَاِنْ كَانُوا مِنْ قَبْلُ لَف۪ي ضَلَالٍ مُب۪ينٍۙ
Ümmiler arasında onlardan olan, kendilerine (Allah’ın) ayetlerini okuyan, onları arındıran, Kitab’ı ve hikmeti öğreten bir Resûl gönderen O’dur. Onlar, bundan önce apaçık bir sapıklık içindeydiler.

(62/Cuma Suresi, 2)
Bir kadın, aç ve susuz olarak ölene kadar hapsettiği kedi yüzünden cehenneme girdiğine, Rasûlullah aleyhisselâtu vesselam, kedi yüzünü ve göğsünü tırmalarken o kadını ateşte gördüğüne göre (müslim, 2242); suçsuz bir mü'mini hapseden kişinin cezası ne olacak zannedersin?

"Onlardan, sadece üstün ve güçlü olan, övülen Allah'a iman ettiklerinden dolayı intikam alıyorlardı."( Bürûç- 8)
2025/02/25 17:04:12
Back to Top
HTML Embed Code: