Rasûlullah ﷺ şöyle buyurdu:
“Bolluk ve rahat içinde iken Allah’ı tanı ki zorluk ve sıkıntı zamanında O da seni tanısın.”
İbn-i Hanbel, Müsned, I, 307
“Bolluk ve rahat içinde iken Allah’ı tanı ki zorluk ve sıkıntı zamanında O da seni tanısın.”
İbn-i Hanbel, Müsned, I, 307
Rasûlullah ﷺ şöyle buyurdu:
“Allah'ın sözünün diğer sözlere üstünlüğü, Allah'ın, yarattıklarına olan üstünlüğü gibidir.”
Tirmizî, Fedâilü'l-Kur'ân 25
“Allah'ın sözünün diğer sözlere üstünlüğü, Allah'ın, yarattıklarına olan üstünlüğü gibidir.”
Tirmizî, Fedâilü'l-Kur'ân 25
Korkaklık veyahut cimrilik fıtrî özelliklerdendir. Korkaklık,kahramanlığın sınırının eksilmesiyle meydana gelen bir zaafiyettir. Korkaklık, insanlar arasında sevimsizliğe neden olsa da sırf korkak olduğundan dolayı kimse günahkâr olmaz. Nihayet kahramanlık gerektiren alanlarda bu tür kimselerden istifade edilmez. Cimrilik de cömertliğin
zıddıdır. Mal sevgisinin ve kanaatkar olmamanın sonucu olarak cömertlik sınırının kişinin aleyhinde ihlalidir. Bu
haslet kınanmış ve yerilmiş olmakla beraber kişide bulunması tabiî karşılanan hallerdendir.
"İhanet ve yalan dışında müminde her türlü (kötü) huy bulunabilir."³³
Peki ya yalan?
Büyük günahlardan olan böyle çirkin bir amelin müminlerde mevcut olması mümkün değildir. Çünkü yalan kötülüğe, kötülük fücura, fücur nifaka, nifak da ateşe götürür. Öyle ki kul yalan söyleye söyleye Allah (cc) katında artık yalancı sıfatıyla anılır olur.
Yalan gibi kötü ve çirkin bir ahlakın fıtrî olduğu iddia ediliyorsa hiç şüphesiz bu iddiada büyük bir yalandır. Çünkü yalan, sonradan öğrenilmiş kötü bir ahlakından davranış biçimidir. Kişi bu günahı doğup büyüdüğü aile ortamında, fesat mekanları olan okullarda ve lanetli medyanın etkisinde kalarak, arkadaş çevresinden ve sokaktan öğrenir. Öğrenilmiş olan bu davranışa ileriki yaşlarda daha mahirane bir surette menfaatlerin celbi ile zararların def'i
için devam edilmekte ve adeta o kimsenin hayatının bir parçası haline gelmektedir.
33. Terhib ve Terğib
Ebu Hanzala Müslümanların Allah'a Karşı Sorumlulukları
zıddıdır. Mal sevgisinin ve kanaatkar olmamanın sonucu olarak cömertlik sınırının kişinin aleyhinde ihlalidir. Bu
haslet kınanmış ve yerilmiş olmakla beraber kişide bulunması tabiî karşılanan hallerdendir.
"İhanet ve yalan dışında müminde her türlü (kötü) huy bulunabilir."³³
Peki ya yalan?
Büyük günahlardan olan böyle çirkin bir amelin müminlerde mevcut olması mümkün değildir. Çünkü yalan kötülüğe, kötülük fücura, fücur nifaka, nifak da ateşe götürür. Öyle ki kul yalan söyleye söyleye Allah (cc) katında artık yalancı sıfatıyla anılır olur.
Yalan gibi kötü ve çirkin bir ahlakın fıtrî olduğu iddia ediliyorsa hiç şüphesiz bu iddiada büyük bir yalandır. Çünkü yalan, sonradan öğrenilmiş kötü bir ahlakından davranış biçimidir. Kişi bu günahı doğup büyüdüğü aile ortamında, fesat mekanları olan okullarda ve lanetli medyanın etkisinde kalarak, arkadaş çevresinden ve sokaktan öğrenir. Öğrenilmiş olan bu davranışa ileriki yaşlarda daha mahirane bir surette menfaatlerin celbi ile zararların def'i
için devam edilmekte ve adeta o kimsenin hayatının bir parçası haline gelmektedir.
33. Terhib ve Terğib
Ebu Hanzala Müslümanların Allah'a Karşı Sorumlulukları
Rasûlullah ﷺ şöyle buyurdu:
“Bolluk ve rahat içinde iken Allah’ı tanı ki zorluk ve sıkıntı zamanında O da seni tanısın.”
İbn-i Hanbel, Müsned, I, 307
“Bolluk ve rahat içinde iken Allah’ı tanı ki zorluk ve sıkıntı zamanında O da seni tanısın.”
İbn-i Hanbel, Müsned, I, 307
Münafıklara has olan ve onların özelliklerinden birisi olan yalanın, kişinin hayatında yer edinip yayınlaşarak bir
'kişilik özelliği' haline gelmesinin birçok nedeni olmakla beraber aynı zamanda bir karakter problemidir. Bu özelliğin kişide ortaya çıkması, genellikle erken dönemde/çocuklukta öğrenilmiş bir davranış biçimi olması itibariyle başlangıcı aile terbiyesindeki aksaklık/yetersizlik ile laik eğitim kurumlarının ifsat edici özelliğinden kaynaklanmaktadır.
Kişi ileriki yaşlarda dinlediği sohbetler veya okuduğu kitaplarla yalanın büyük günahlardan olduğunu öğrendikten sonra veyahut salih bir ortama girmekle beraber bu çirkin davranıştan tevbe ederek uzaklaşır.
İtikaden şirk, ahlaken de fesat temeli üzere bina edilmiş olan laik eğitim sisteminin tahribatlarının onarılması,
Allah'ın merhamet edip diledikleri hariç öyle bir çırpıda gerçekleşmez. Bununla beraber kişide başkaca karakter
zaafiyetleri bulunuyorsa münafıklara özgü bu hastalığın tedavisi daha da zorlaşır. Bunların başında da sorumluluk bilinci gelir.
Kur'an-ı Kerim'de sorumluluk ve sorumluluk bilinci hakkında onlarca ayet-i kerime bulunur. Bu bilincin Müslümanlar arasında yerleşmesi ile ilgili olarak Rasûlullah'ın (sav) sünnetinde birçok pratik örnekler vardır.
Ebu Hanzala Müslümanların Allah'a Karşı Sorumlulukları
'kişilik özelliği' haline gelmesinin birçok nedeni olmakla beraber aynı zamanda bir karakter problemidir. Bu özelliğin kişide ortaya çıkması, genellikle erken dönemde/çocuklukta öğrenilmiş bir davranış biçimi olması itibariyle başlangıcı aile terbiyesindeki aksaklık/yetersizlik ile laik eğitim kurumlarının ifsat edici özelliğinden kaynaklanmaktadır.
Kişi ileriki yaşlarda dinlediği sohbetler veya okuduğu kitaplarla yalanın büyük günahlardan olduğunu öğrendikten sonra veyahut salih bir ortama girmekle beraber bu çirkin davranıştan tevbe ederek uzaklaşır.
İtikaden şirk, ahlaken de fesat temeli üzere bina edilmiş olan laik eğitim sisteminin tahribatlarının onarılması,
Allah'ın merhamet edip diledikleri hariç öyle bir çırpıda gerçekleşmez. Bununla beraber kişide başkaca karakter
zaafiyetleri bulunuyorsa münafıklara özgü bu hastalığın tedavisi daha da zorlaşır. Bunların başında da sorumluluk bilinci gelir.
Kur'an-ı Kerim'de sorumluluk ve sorumluluk bilinci hakkında onlarca ayet-i kerime bulunur. Bu bilincin Müslümanlar arasında yerleşmesi ile ilgili olarak Rasûlullah'ın (sav) sünnetinde birçok pratik örnekler vardır.
Ebu Hanzala Müslümanların Allah'a Karşı Sorumlulukları
Rasûlullah ﷺ şöyle buyurdu:
“Allah’a ortak koşmadan ölen cennete girer; Allah’a şirk koşarak ölen de cehennemi boylar.”
Müslim, Îmân 151
“Allah’a ortak koşmadan ölen cennete girer; Allah’a şirk koşarak ölen de cehennemi boylar.”
Müslim, Îmân 151
Kişi, bir sözü söylemeden veya bir ameli işlemeden önce bunları tefekkür ederek Allah'ın (cc) rızasına uygun olup
olmadığını veyahut şer'i ve İslam'a muvafık, örfi ölçülere uyup uymadığını belirledikten sonra konuşup davranışta
bulunmasıdır. Sorumluluk bilinci, genel çerçevesi itibariyle budur.
Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa ya hayır konuşsun ya da sussun."³⁴
İmam Şafii (r.h) şöyle der: 'Konuşmak istediğin zaman iyice düşün. Şayet konuşacağında kendine (ve dinine) zarar gelmeyeceği ortaya çıkarsa konuş. Eğer söyleyeceğin sözde bir zarar ortaya çıkar yahut bundan dolayı bir şüpheye düşersen, sus!'
Bir söz söylemeden evvel bunun etkisini ve sonuçlarını iyice düşünmek aynı zamanda doğruluğun da bir ölçüsüdür.
Kur'an-ı Kerim'de zikredilen isim ve sıfatların bir çoğu kulun bu bilinci edinmesine vesile olur. Mesela; El-Adil,
El-Kahhar, Es-Semi, El-Alim, El-Basîr, Er-Rakib... Mutlak Adalet Sahibi, Kahredici, İşiten, Bilen, Gören ve Gözeten. Bunların hepsi kulluk şuuru çerçevesinde kişide sorumluluk bilincinin oluşup kuvvetlenmesine vesile olur.
Kişinin sorumlulukla hareket etmesi gereken nokta başka insanların hukukunun başladığı yerdir. Mesela, kişi tek başına yaşadığı bir evde düzen ve işleyiş itibariyle hukukunu gözetmesi gereken başka insanlar olmadığı için sırf kendi prensipleriyle hayatını sürdürebilir.
34. Buhari, Müslim
Ebu Hanzala Müslümanların Allah'a Karşı Sorumlulukları
olmadığını veyahut şer'i ve İslam'a muvafık, örfi ölçülere uyup uymadığını belirledikten sonra konuşup davranışta
bulunmasıdır. Sorumluluk bilinci, genel çerçevesi itibariyle budur.
Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa ya hayır konuşsun ya da sussun."³⁴
İmam Şafii (r.h) şöyle der: 'Konuşmak istediğin zaman iyice düşün. Şayet konuşacağında kendine (ve dinine) zarar gelmeyeceği ortaya çıkarsa konuş. Eğer söyleyeceğin sözde bir zarar ortaya çıkar yahut bundan dolayı bir şüpheye düşersen, sus!'
Bir söz söylemeden evvel bunun etkisini ve sonuçlarını iyice düşünmek aynı zamanda doğruluğun da bir ölçüsüdür.
Kur'an-ı Kerim'de zikredilen isim ve sıfatların bir çoğu kulun bu bilinci edinmesine vesile olur. Mesela; El-Adil,
El-Kahhar, Es-Semi, El-Alim, El-Basîr, Er-Rakib... Mutlak Adalet Sahibi, Kahredici, İşiten, Bilen, Gören ve Gözeten. Bunların hepsi kulluk şuuru çerçevesinde kişide sorumluluk bilincinin oluşup kuvvetlenmesine vesile olur.
Kişinin sorumlulukla hareket etmesi gereken nokta başka insanların hukukunun başladığı yerdir. Mesela, kişi tek başına yaşadığı bir evde düzen ve işleyiş itibariyle hukukunu gözetmesi gereken başka insanlar olmadığı için sırf kendi prensipleriyle hayatını sürdürebilir.
34. Buhari, Müslim
Ebu Hanzala Müslümanların Allah'a Karşı Sorumlulukları
Forwarded from 𝐃ə𝐯ə𝐭𝐢𝐦𝐢𝐳 𝐓𝐨̈𝐯𝐡𝐢𝐝 ☝️🏼
Əs sələmu ələykum
Bildiyiniz və gördüyünüz üzrə paylasimlara bir ildən çoxdur ki ara verilib. Bunun səbəbini açiqlamaq istəyirəm.
Allah əzzə və cəllə şahiddir ki qrupları açandan bəri nə paylaşım nə də kanal reklamı üçün heçbir şəkildə naməhrəmlərlə əlaqəm olmamışdır. Buna səbəb mənim fəzilətli birisi olmağım yox, Allah əzzə və cəllənin dinindəki qayda qanunlaridır. Rəbbimiz əzzə və cəllə evlilik üçün belə olsa gizlicə sövdələşməyin deyir. O ki qaldi basqa bir şey üçün naməhrəmlə üz göz olaq. Abrı həyası olan hər bir qadın (ya da kişi) belə bir şeydən çəkinər.
Lakin burada özünü tevhid əhli kimi təqdim edən elə əxlaqdan kasıb qadin adina layiq olmayan qadınlar haqqında şəxsən özümün şahidi oldugum o qədər şey oldu ki.. anladim ki bu elm bu din burada bu cür " kişi " və ələxüsus da "qadinlarin" arasinda çirkin əməllərinə alət olunur. Kanallarının sayına baxdığımda əlavə olaraq şok keçirdirəm. Hələ ki paylasimlari demirəm. Yazdıqlarınızın 1 faizi kaş ki öz boğazınızdan keçərdi..
Ey QADINLAR topluluğu Allah əzzə və cəllə sizə evlərinizdə oturun deyir. Evde oturmaq sözünü yanliş anlamisiniz siz. Evdə oturub naməhrəmlərlə danışa biləcəyinizi sizə kim dedi? Allahdan qorxmursunuz? Siz qorxmursunuz mu ki
yazışmalariniz bir gün üzə çıxar? Neçə dənə ailənin dağılmasına fitnə çıxmasına səbəb olmusunuz. Allahdan qorxun!!! İlla ki ifşa mi edək sizi?
Hələ ki söyləmək istədiklərim bu qədər...
Bildiyiniz və gördüyünüz üzrə paylasimlara bir ildən çoxdur ki ara verilib. Bunun səbəbini açiqlamaq istəyirəm.
Allah əzzə və cəllə şahiddir ki qrupları açandan bəri nə paylaşım nə də kanal reklamı üçün heçbir şəkildə naməhrəmlərlə əlaqəm olmamışdır. Buna səbəb mənim fəzilətli birisi olmağım yox, Allah əzzə və cəllənin dinindəki qayda qanunlaridır. Rəbbimiz əzzə və cəllə evlilik üçün belə olsa gizlicə sövdələşməyin deyir. O ki qaldi basqa bir şey üçün naməhrəmlə üz göz olaq. Abrı həyası olan hər bir qadın (ya da kişi) belə bir şeydən çəkinər.
Lakin burada özünü tevhid əhli kimi təqdim edən elə əxlaqdan kasıb qadin adina layiq olmayan qadınlar haqqında şəxsən özümün şahidi oldugum o qədər şey oldu ki.. anladim ki bu elm bu din burada bu cür " kişi " və ələxüsus da "qadinlarin" arasinda çirkin əməllərinə alət olunur. Kanallarının sayına baxdığımda əlavə olaraq şok keçirdirəm. Hələ ki paylasimlari demirəm. Yazdıqlarınızın 1 faizi kaş ki öz boğazınızdan keçərdi..
Ey QADINLAR topluluğu Allah əzzə və cəllə sizə evlərinizdə oturun deyir. Evde oturmaq sözünü yanliş anlamisiniz siz. Evdə oturub naməhrəmlərlə danışa biləcəyinizi sizə kim dedi? Allahdan qorxmursunuz? Siz qorxmursunuz mu ki
yazışmalariniz bir gün üzə çıxar? Neçə dənə ailənin dağılmasına fitnə çıxmasına səbəb olmusunuz. Allahdan qorxun!!! İlla ki ifşa mi edək sizi?
Hələ ki söyləmək istədiklərim bu qədər...