📔 KİMYA - Bohr Atom Modeli
Bohr tarafından 1913 yılında, Rutherford atom modelinden yararlanılarak öne sürülmüştür. Bohr atom modeli, Rutherford atom modelinin açıklayamadığı “elektronların çekirdek etrafındaki dağılımı” açıklamıştır.
• Atomdaki elektronlar, çekirdekten belirli bir uzaklıkta yörüngeler halinde bulunur ve her yörüngenin kendisine ait bir enerjisi vardır.
• Elektronlar yörünge değiştirdiklerinde, yörüngeler arasındaki enerji farkı kadar ışıma yapar veya soğurur.
• Elektronlar en küçük enerji düzeyinde (temel düzey) bulunmak ister. Madde ısıtıldığında elektronlar daha yüksek enerji düzeyine geçer. Bu durumdaki atomlar uyarılmış haldedir.
• Çekirdeğin etrafında çekirdekten uzaklaştıkça enerjisi artan 7 enerji düzeyi vardır. En düşük enerji düzeyi 1 olmak üzere enerji düzeyleri tam sayı ile numaralanır. Yörüngeler K, L, M, N, O, P, Q harfleri ile veya 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7 gibi rakamlar ile gösterilebilir.
Bohr tarafından 1913 yılında, Rutherford atom modelinden yararlanılarak öne sürülmüştür. Bohr atom modeli, Rutherford atom modelinin açıklayamadığı “elektronların çekirdek etrafındaki dağılımı” açıklamıştır.
• Atomdaki elektronlar, çekirdekten belirli bir uzaklıkta yörüngeler halinde bulunur ve her yörüngenin kendisine ait bir enerjisi vardır.
• Elektronlar yörünge değiştirdiklerinde, yörüngeler arasındaki enerji farkı kadar ışıma yapar veya soğurur.
• Elektronlar en küçük enerji düzeyinde (temel düzey) bulunmak ister. Madde ısıtıldığında elektronlar daha yüksek enerji düzeyine geçer. Bu durumdaki atomlar uyarılmış haldedir.
• Çekirdeğin etrafında çekirdekten uzaklaştıkça enerjisi artan 7 enerji düzeyi vardır. En düşük enerji düzeyi 1 olmak üzere enerji düzeyleri tam sayı ile numaralanır. Yörüngeler K, L, M, N, O, P, Q harfleri ile veya 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7 gibi rakamlar ile gösterilebilir.
Bohr Atom Modelindeki Eksiklikler:
• Bohr atom modelindeki kazanımlar (formüller) sadece tek elektrona sahip hidrojen atomunda uygulanabilmektedir.
• Yörünge kavramı elektronların davranışları için yetersiz bir kavramdır.
• Nötronlardan hiç bahsetmemiştir.
• Elektronun ikili (dalga-parçacık) karakterini hesaba katmamıştır.
• Bohr atom modelindeki kazanımlar (formüller) sadece tek elektrona sahip hidrojen atomunda uygulanabilmektedir.
• Yörünge kavramı elektronların davranışları için yetersiz bir kavramdır.
• Nötronlardan hiç bahsetmemiştir.
• Elektronun ikili (dalga-parçacık) karakterini hesaba katmamıştır.
📔 FİZİK - Özkütle, Kütle ve Hacim İlişkisi
Kütle:
Değişmeyen madde miktarıdır. Eşit kollu terazi ile ölçülür, m sembolü ile gösterilir çünkü ingilizcede ”mass” sözcüğü kütle anlamına gelmektedir ve bu yüzden de baş harfiyle simgelenir. Kütlenin SI birimi kg‘dır fakat kütlenin çok büyük ya da çok küçük olması halinde katları veya askatları kullanılabilir. Aşağıdaki şekile ek olarak kg’ın 100 katına Kental(q) ve 1000 katına ise Ton(t) denir.
Kütle:
Değişmeyen madde miktarıdır. Eşit kollu terazi ile ölçülür, m sembolü ile gösterilir çünkü ingilizcede ”mass” sözcüğü kütle anlamına gelmektedir ve bu yüzden de baş harfiyle simgelenir. Kütlenin SI birimi kg‘dır fakat kütlenin çok büyük ya da çok küçük olması halinde katları veya askatları kullanılabilir. Aşağıdaki şekile ek olarak kg’ın 100 katına Kental(q) ve 1000 katına ise Ton(t) denir.
📔 MATEMATİK - Mantık
Önermenin Doğruluk Değeri:
Önermenin doğru ya da yanlış olmasına bağlı olarak o önermenin "doğruluk değeri" bulunur.
• Önerme doğruysa önermenin doğruluk değer 1
○ Örneğin bir p önermesi “9 tek sayıdır” ifadesini içeriyor olsun. Bu durumda, 9 tek sayı olduğu için p önermesi doğrudur ve önermenin doğruluk değeri 1’e eşittir.
• Önerme yanlışsa önermenin doğruluk değeri 0
○ Örneğin bir q önermesi “karenin iç açıları toplamı 180 derecedir” ifadesini içeriyor olsun. Bu durumda, karenin iç açıları toplamı 360 derece olduğu için q önermesi yanlıştır ve önermenin doğruluk değer 0’a eşittir.
Önermenin Doğruluk Değeri:
Önermenin doğru ya da yanlış olmasına bağlı olarak o önermenin "doğruluk değeri" bulunur.
• Önerme doğruysa önermenin doğruluk değer 1
○ Örneğin bir p önermesi “9 tek sayıdır” ifadesini içeriyor olsun. Bu durumda, 9 tek sayı olduğu için p önermesi doğrudur ve önermenin doğruluk değeri 1’e eşittir.
• Önerme yanlışsa önermenin doğruluk değeri 0
○ Örneğin bir q önermesi “karenin iç açıları toplamı 180 derecedir” ifadesini içeriyor olsun. Bu durumda, karenin iç açıları toplamı 360 derece olduğu için q önermesi yanlıştır ve önermenin doğruluk değer 0’a eşittir.
📔 BİYOLOJİ - Canlıların Ortak Özellikleri
Canlı organizmalar arasında çok fazla farklılık olmasına rağmen bir çok ortak yönler bulunmaktadır. Bunlara canlıların ortak özellikleri denir. Bir nevi canlı olma şartlarıdır (aşağıdaki herhangi bir madde sağlanmazsa o organizmaya canlı diyemeyiz). Canlıların ortak özellikleri;
• Solunum yapmak (ATP sentezi)
• Beslenmeyi sağlamak
• Çevresel uyarılara tepki vermek
• Hareket etmek
• Büyümek ve gelişmek (metabolik aktivite)
• Hücresel yapıda olmak
• Boşaltım yapmak
• Üreme ve çoğalma
• Bulundukları ortama uyum sağlamak (adaptasyon)
• Hücre içi homeostaziyi korumak
• Organizasyona sahip olmak
şeklinde sıralanır.
Canlı organizmalar arasında çok fazla farklılık olmasına rağmen bir çok ortak yönler bulunmaktadır. Bunlara canlıların ortak özellikleri denir. Bir nevi canlı olma şartlarıdır (aşağıdaki herhangi bir madde sağlanmazsa o organizmaya canlı diyemeyiz). Canlıların ortak özellikleri;
• Solunum yapmak (ATP sentezi)
• Beslenmeyi sağlamak
• Çevresel uyarılara tepki vermek
• Hareket etmek
• Büyümek ve gelişmek (metabolik aktivite)
• Hücresel yapıda olmak
• Boşaltım yapmak
• Üreme ve çoğalma
• Bulundukları ortama uyum sağlamak (adaptasyon)
• Hücre içi homeostaziyi korumak
• Organizasyona sahip olmak
şeklinde sıralanır.
📔 TARİH - İnsanlığın Hafızası Tarih
Tarihin Konusu Nedir?
İnsanoğlunun etkilediği ve etkilendiği her şey tarihin konusudur. Birbirleriyle olan etkileşimleri, yaşam biçimleri, siyasi örgütlenmeleri, zaman ve olaylar karşısında toplumun yaşadığı değişimler de sayabiliriz. Doğa olayları başlı başına tarihin konusu değildir. Lakin doğa olayları sonucu yaşanan can ve mal kayıpları, göçler ve gerçekleşen faaliyetler tarihin konusudur. Örnek vermek gerekirse, herhangi bir yanardağın patlaması tarihin konusu değilken yanardağın patlaması sonucu yaşanan can ve mal kayıpları insanı etkilediği için tarihin konusudur.
Tarihin Konusu Nedir?
İnsanoğlunun etkilediği ve etkilendiği her şey tarihin konusudur. Birbirleriyle olan etkileşimleri, yaşam biçimleri, siyasi örgütlenmeleri, zaman ve olaylar karşısında toplumun yaşadığı değişimler de sayabiliriz. Doğa olayları başlı başına tarihin konusu değildir. Lakin doğa olayları sonucu yaşanan can ve mal kayıpları, göçler ve gerçekleşen faaliyetler tarihin konusudur. Örnek vermek gerekirse, herhangi bir yanardağın patlaması tarihin konusu değilken yanardağın patlaması sonucu yaşanan can ve mal kayıpları insanı etkilediği için tarihin konusudur.
📔 KİMYA - Modern Atom Teorisi
• 1924 yılında W. Pauli elektronların değişik enerji seviyelerine (katman) dağılışları ve enerji seviyeleri arasındaki elektron geçişleri hakkında Pauli ilkesini ortaya koydu.
• 1932 yılında James Chadwick, çekirdek içindeki nötronları buldu.
• Heisenberg belirsizlik ilkesi kabul gördü. Bu ilkeye göre atomdaki elektronun yeri ve hızı, aynı anda, tam bir kesinlikle belirlenemez.
• E. Schrödinger kendi adıyla anılan denkleminde elektronların bulunma ihtimalinin yüksek olduğu uzay bölgelerini tespit etti.
Tüm bu gelişmelerden sonra atom teorisi yeniden ele alınmış ve modern atom teorisi oluşmuştur. Bu teoriye göre;
• 1924 yılında W. Pauli elektronların değişik enerji seviyelerine (katman) dağılışları ve enerji seviyeleri arasındaki elektron geçişleri hakkında Pauli ilkesini ortaya koydu.
• 1932 yılında James Chadwick, çekirdek içindeki nötronları buldu.
• Heisenberg belirsizlik ilkesi kabul gördü. Bu ilkeye göre atomdaki elektronun yeri ve hızı, aynı anda, tam bir kesinlikle belirlenemez.
• E. Schrödinger kendi adıyla anılan denkleminde elektronların bulunma ihtimalinin yüksek olduğu uzay bölgelerini tespit etti.
Tüm bu gelişmelerden sonra atom teorisi yeniden ele alınmış ve modern atom teorisi oluşmuştur. Bu teoriye göre;
• Elektron için belirli bir yörüngeden değil, elektronun bulunma olasılığının yüksek olduğu bölgelerden bahsedilir. Katman ve orbital kavramları kullanılır.
• Atom çekirdeği etrafındaki her temel enerji düzeyi (katman), belirli sayıda orbital denilen alt enerji düzeylerinden (alt katman) oluşmuştur.
• Herhangi bir temel enerji seviyesinde n² kadar orbital bulunur.
• Her temel enerji seviyesinde orbital sayısının 2 katı kadar elektron bulunabilir. Buna göre bir temel enerji seviyesindeki en fazla elektron sayısı 2n²
• Atom çekirdeği etrafındaki her temel enerji düzeyi (katman), belirli sayıda orbital denilen alt enerji düzeylerinden (alt katman) oluşmuştur.
• Herhangi bir temel enerji seviyesinde n² kadar orbital bulunur.
• Her temel enerji seviyesinde orbital sayısının 2 katı kadar elektron bulunabilir. Buna göre bir temel enerji seviyesindeki en fazla elektron sayısı 2n²
Gözlemlerime göre üniversiteye yerleşen çoğu kişi koçluk yapmaya çalışıyor. Üniversite kazanınca yanında koçluk sertifikası hediye ediyorlar da haberimiz yok herhalde. Koçluk hakkında bir şey bilmeyen bu adamlar, en fazla kendi çalışma stillerini size aktaracaklardır. Siz onlarla aynı şartlarda mı çalışıyorsunuz? Lütfen kimden yardım aldığınıza dikkat edin, her söylenileni dikkate almayın. Hiç kimse sizi sizden iyi tanıyamaz, siz bir şeyler için çabalamadıkça size kimse yardım edemez. Koçluk alacaksanız işin ehillerinden faydalanın.
📔 TARİH - İnsanlığın Hafızası Tarih
Tarih Biliminin Yöntemi Nedir?
• Yöntem, herhangi bir olayın ortaya çıkmasında izlenmesi gereken yol anlamındadır.
• Tabii bilimlerde deney ve gözlem yapılırken, tarih biliminde bu söz konusu değildir. Olaylar bir kere yaşanır.
• Tarih, belgelere dayalı olarak olayları din, dil, ırk, mezhep, ideoloji vb. gözetmeksizin inceler.
• Mekanı, zamanı, ve şahısları tespit eder.
• Tarih belgelerin yorumlanması ile anlam kazanmaktadır. Tarih araştırmalarında kullanılan yöntemler vardır.
Tarih Biliminin Yöntemi Nedir?
• Yöntem, herhangi bir olayın ortaya çıkmasında izlenmesi gereken yol anlamındadır.
• Tabii bilimlerde deney ve gözlem yapılırken, tarih biliminde bu söz konusu değildir. Olaylar bir kere yaşanır.
• Tarih, belgelere dayalı olarak olayları din, dil, ırk, mezhep, ideoloji vb. gözetmeksizin inceler.
• Mekanı, zamanı, ve şahısları tespit eder.
• Tarih belgelerin yorumlanması ile anlam kazanmaktadır. Tarih araştırmalarında kullanılan yöntemler vardır.
MEZUNLARIN YAPTIĞI BAZI HATALAR
1-Kişisel hataları göz ardı etmek.
Öncelikle mezunların yaptığı en büyük hatalardan bir tanesi kişisel hataları tespit etmemektir. Eğer mezuna kalmayı göze aldıysan geçen yıl yaptığın ve yanlış ya da sana verimli gelmeyen bazı durumlar/çalışma stilleri vardır. Yaptığımız yanlış davranış ve tutumları daha doğru ve bize iyi gelen farklı davranış/tutumlarla değiştirmeliyiz. Tüm bu hatalar senin için yol göstericidir; unutmamalı ki aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar bekleyemeyiz. Eğer buraya kadar okuduysan senden ricam şu an önüne bir kağıt alman ve geçen yıl yaptığın hataları bu kağıda aktarman olacak. Yaptığın hataları nasıl pozitif hale getirebilirsin, bir düşün bakalım. Eleştirellik bizi her zaman bir adım öteye taşıyan güçtür, bu güçten olabildiğince yararlanalım! Ek olarak eğer yaptığın hataları kendin tespit edemiyorsan ve dışarıdan bir göz genel bir değerlendirme yapsın istiyorsan bir uzman/rehber ile beraber çalışman senin için verimli olabilir.
2-“Mezunum, çok vaktim var” düşüncesine sahip olmak.
Mezunların en çok düştüğü diğer bir hata ise çok fazla vakitlerinin olduğunu düşünmeleridir. Evet önümüzde 1 senelik bir süreç mevcut; ancak bu süreçte her an aynı hızla ve tempoyla hareket edebilmemiz çok da gerçekci olan bir düşünce değildir. Bu süreçte bazen indiğimiz bazen çıktığımız zamanlar olacaktır. Sınav yaklaştıkça belki gerginlik duyacak ve tempomuzda değişimler yaşayacağız. Olası bu senaryoları değerlendirdiğimizde erkenden yola çıkmak ve güzel bir tempoya sahip olmak bize büyük kazanımlar sağlayacaktır. “Erken kalkan yol alır!” Ek olarak; kimse sizden başlangıçta 12 saatlik bir çalışma bekleyemez. Önemli olan o tempoyu yavaş yavaş çıkarmak ve bunu bir rutin haline getirmektir. Unutmamalısınız ki size en iyi gelen çalışma stilini siz bilirsiniz, sizi sizden iyi kimse tanıyamaz. Geçmiş deneyimlerinizi düşünün ve yola çıkın. Durma yola çık, çünkü yolun açık!
3-Nasılsa mezunum, sıfırdan bir çalışma sergileyeyim düşüncesine sahip olmak.
Bazılarımız geçen yıl verimli bir çalışma sergilememiş ve derslerde iyi bir temele sahip olmamış olabilir. Bu kişilerin en baştan başlaması elbette gerekli ve doğru bir davranıştır. Ancak bazılarımız güzel bir temele sahipken temel konularda veya derslerde eksiklikleri olduğu için istediği sıralamaya sahip olamamış olabilir. Bu kişilerin eksik olduğu konuları belirlemesi ve programında bu konulara ağırlık vermesi çok daha yararlı olacaktır. Aksi takdirde zaman kaybı yaşamak ve bıkkınlık hissine bürünmek çok olasıdır. Bu da istemediğimiz bir durum olduğu için de programı ihtiyaca göre şekillendirmek çok daha verimli bir yöntem olacaktır. Ek olarak; programı şekillendirirken deneme yapmak ve deneme analizine göre yol haritası çizmek de etkili bir yöntem olacaktır. Bu sayede hangi konu ve derslerde eksiğimiz var ise bu doğrultuda programımızı hazırlayabiliriz.
4-Süreci kendisi için ceza olarak görmek.
Çoğu mezun, süreci -“mezuna kalmayı”- kendisine verilmiş bir ceza olarak görüyor. “Bu yıl çalışmak zorundayım, herhangi bir aktiviteye katılamam. Sosyal hayatımı kısıtlamalıyım.” şeklindeki düşüncelerle sadece ders çalışmaya odaklanıyor. Ancak zamanla motivasyon kaynaklarını kaybediyorlar ve ders çalışmak onlar için bıkkınlık kaynağı oluyor. Bu sebeple bu süreçte program hazırlarken kendinize ufak zaman dilimleri yaratmak, hobilerinize yer vermek sizi dinç tutacak ve motivasyonunuzu sürekli hale getirecek kaynaklar olacaktır. Hem de bu süreci ceza olarak görmek yerine sonucunda kazanabileceğiniz ödüller olan bir süreç olarak görmeniz daha olası hale gelecektir. Örnek vermek gerekirse “4 saatlik çalışma sonucunda yarım saat yürüyüş yapacağım, arkadaşlarımla buluşacağım” şeklinde küçük planlamalar yapabilirsiniz.
1-Kişisel hataları göz ardı etmek.
Öncelikle mezunların yaptığı en büyük hatalardan bir tanesi kişisel hataları tespit etmemektir. Eğer mezuna kalmayı göze aldıysan geçen yıl yaptığın ve yanlış ya da sana verimli gelmeyen bazı durumlar/çalışma stilleri vardır. Yaptığımız yanlış davranış ve tutumları daha doğru ve bize iyi gelen farklı davranış/tutumlarla değiştirmeliyiz. Tüm bu hatalar senin için yol göstericidir; unutmamalı ki aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar bekleyemeyiz. Eğer buraya kadar okuduysan senden ricam şu an önüne bir kağıt alman ve geçen yıl yaptığın hataları bu kağıda aktarman olacak. Yaptığın hataları nasıl pozitif hale getirebilirsin, bir düşün bakalım. Eleştirellik bizi her zaman bir adım öteye taşıyan güçtür, bu güçten olabildiğince yararlanalım! Ek olarak eğer yaptığın hataları kendin tespit edemiyorsan ve dışarıdan bir göz genel bir değerlendirme yapsın istiyorsan bir uzman/rehber ile beraber çalışman senin için verimli olabilir.
2-“Mezunum, çok vaktim var” düşüncesine sahip olmak.
Mezunların en çok düştüğü diğer bir hata ise çok fazla vakitlerinin olduğunu düşünmeleridir. Evet önümüzde 1 senelik bir süreç mevcut; ancak bu süreçte her an aynı hızla ve tempoyla hareket edebilmemiz çok da gerçekci olan bir düşünce değildir. Bu süreçte bazen indiğimiz bazen çıktığımız zamanlar olacaktır. Sınav yaklaştıkça belki gerginlik duyacak ve tempomuzda değişimler yaşayacağız. Olası bu senaryoları değerlendirdiğimizde erkenden yola çıkmak ve güzel bir tempoya sahip olmak bize büyük kazanımlar sağlayacaktır. “Erken kalkan yol alır!” Ek olarak; kimse sizden başlangıçta 12 saatlik bir çalışma bekleyemez. Önemli olan o tempoyu yavaş yavaş çıkarmak ve bunu bir rutin haline getirmektir. Unutmamalısınız ki size en iyi gelen çalışma stilini siz bilirsiniz, sizi sizden iyi kimse tanıyamaz. Geçmiş deneyimlerinizi düşünün ve yola çıkın. Durma yola çık, çünkü yolun açık!
3-Nasılsa mezunum, sıfırdan bir çalışma sergileyeyim düşüncesine sahip olmak.
Bazılarımız geçen yıl verimli bir çalışma sergilememiş ve derslerde iyi bir temele sahip olmamış olabilir. Bu kişilerin en baştan başlaması elbette gerekli ve doğru bir davranıştır. Ancak bazılarımız güzel bir temele sahipken temel konularda veya derslerde eksiklikleri olduğu için istediği sıralamaya sahip olamamış olabilir. Bu kişilerin eksik olduğu konuları belirlemesi ve programında bu konulara ağırlık vermesi çok daha yararlı olacaktır. Aksi takdirde zaman kaybı yaşamak ve bıkkınlık hissine bürünmek çok olasıdır. Bu da istemediğimiz bir durum olduğu için de programı ihtiyaca göre şekillendirmek çok daha verimli bir yöntem olacaktır. Ek olarak; programı şekillendirirken deneme yapmak ve deneme analizine göre yol haritası çizmek de etkili bir yöntem olacaktır. Bu sayede hangi konu ve derslerde eksiğimiz var ise bu doğrultuda programımızı hazırlayabiliriz.
4-Süreci kendisi için ceza olarak görmek.
Çoğu mezun, süreci -“mezuna kalmayı”- kendisine verilmiş bir ceza olarak görüyor. “Bu yıl çalışmak zorundayım, herhangi bir aktiviteye katılamam. Sosyal hayatımı kısıtlamalıyım.” şeklindeki düşüncelerle sadece ders çalışmaya odaklanıyor. Ancak zamanla motivasyon kaynaklarını kaybediyorlar ve ders çalışmak onlar için bıkkınlık kaynağı oluyor. Bu sebeple bu süreçte program hazırlarken kendinize ufak zaman dilimleri yaratmak, hobilerinize yer vermek sizi dinç tutacak ve motivasyonunuzu sürekli hale getirecek kaynaklar olacaktır. Hem de bu süreci ceza olarak görmek yerine sonucunda kazanabileceğiniz ödüller olan bir süreç olarak görmeniz daha olası hale gelecektir. Örnek vermek gerekirse “4 saatlik çalışma sonucunda yarım saat yürüyüş yapacağım, arkadaşlarımla buluşacağım” şeklinde küçük planlamalar yapabilirsiniz.
📔 COĞRAFYA - Doğa, İnsan, Coğrafya
Atmosfer (Hava Küre): Yeryüzünü çepeçevre saran çeşitli gazlardan oluşan doğal bir ortamdır.
Litosfer (Taş Küre): Yerkürenin kabuğuna verilen isimdir. Kayaçlar litosferi oluşturan başlıca unsurdur.
Biyosfer (Canlılar Küresi): Litosfer, atmosfer ve hidrosferden oluşan doğal ortam içerisinde yaşayan canlılardan oluşur. Buradaki canlılardan oluşan doğal ortam
Hidrosfer (Su Küre): Okyanus, deniz, göl, akarsu, kaynak suları, buzullar e yer altı sularının hepsine birden verilen isimdir.
Bu dört kürenin birbirleriyle muhteşem bir uyumu vardır. Birin de meydana gelen bir değişiklik diğerlerine de etki eder. Dünya gibi muhteşem bir sistemin işleyişi bu dört kürenin takım olarak çalışmasına bağlıdır ve uyumlu hareket ettikleri müddetçe doğal denge bozulmaz.
Atmosfer (Hava Küre): Yeryüzünü çepeçevre saran çeşitli gazlardan oluşan doğal bir ortamdır.
Litosfer (Taş Küre): Yerkürenin kabuğuna verilen isimdir. Kayaçlar litosferi oluşturan başlıca unsurdur.
Biyosfer (Canlılar Küresi): Litosfer, atmosfer ve hidrosferden oluşan doğal ortam içerisinde yaşayan canlılardan oluşur. Buradaki canlılardan oluşan doğal ortam
Hidrosfer (Su Küre): Okyanus, deniz, göl, akarsu, kaynak suları, buzullar e yer altı sularının hepsine birden verilen isimdir.
Bu dört kürenin birbirleriyle muhteşem bir uyumu vardır. Birin de meydana gelen bir değişiklik diğerlerine de etki eder. Dünya gibi muhteşem bir sistemin işleyişi bu dört kürenin takım olarak çalışmasına bağlıdır ve uyumlu hareket ettikleri müddetçe doğal denge bozulmaz.
21/90 KURALI
Kurala ismini veren ilk sayı “21” bir alışkanlıktan vazgeçmek veya bir alışkanlık edinmek için beynimiz ihtiyaç duyduğu minimum gün sayısını ifade eder. Diğer sayı “90” ise vazgeçilen veya alışkanlık haline getirilen davranış modelinin sürdürülebilir olması için gerekli olan gün sayısıdır.
21/90 KURALI NASIL UYGULANIR?
Günlük hayatta rutin haline gelmiş olan pek çok alışkanlığımızı aslında düşünerek yapmayız bunların hepsine refleks ve doğuştan demek yanlış olacaktır. Esasında günlük rutinimizi oluşturan pek çok hareket ve davranışımız bir alışkanlıkla başlayıp rutin haline gelmiştir. Bu alışkanlıkların bazıları zorunlu nedenlerle ortaya çıkmış olsa da bazıları tamamen bizim isteğimize bağlıdır.
Örneğin; her sabah işe gitmek için yataktan kalkıp yürümek bir zorundalıkken her hafta sonu aynı saatte yürüyüşe çıkmak kişinin kendi isteğiyle alışkanlık haline getirdiği bir rutindir. Öyleyse doğuştan sahip olmadığımız alışkanlıkları sonradan edinebilmek de mümkündür. Bunun için ihtiyacımız olan 21 gün boyunca aynı şeyi yapmak ve istikrarlı olmaktır.
Yapılan araştırmalar ve uzman görüşleri istikrarlı bir şekilde devam edilen 21 günlük süreç sonucunda alışkanlığın artık bir rutin haline geldiğini söylüyor böylece vazgeçme veya alışma durumu gerçekleşmiş oluyor.
21 günlük uygulamanın ardından kazanılan alışkanlığı koruyabilmek için de 90 güne ihtiyacımız var. Kişi eğer 21 gün boyunca devam ettirdiği rutinini 90 gün daha uygulamayı başarırsa korumayı sağlamış oluyor ve bu rutin onun yaşam tarzı haline geliyor. Konuyla alakalı Barış Özcan’ın da tüm yıla yaymış olduğu “Zinciri Kırma” isimli bir takvimi mevcut, zinciri kırmamanın önemi ve felsefesini anlattığı videoya buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Kurala ismini veren ilk sayı “21” bir alışkanlıktan vazgeçmek veya bir alışkanlık edinmek için beynimiz ihtiyaç duyduğu minimum gün sayısını ifade eder. Diğer sayı “90” ise vazgeçilen veya alışkanlık haline getirilen davranış modelinin sürdürülebilir olması için gerekli olan gün sayısıdır.
21/90 KURALI NASIL UYGULANIR?
Günlük hayatta rutin haline gelmiş olan pek çok alışkanlığımızı aslında düşünerek yapmayız bunların hepsine refleks ve doğuştan demek yanlış olacaktır. Esasında günlük rutinimizi oluşturan pek çok hareket ve davranışımız bir alışkanlıkla başlayıp rutin haline gelmiştir. Bu alışkanlıkların bazıları zorunlu nedenlerle ortaya çıkmış olsa da bazıları tamamen bizim isteğimize bağlıdır.
Örneğin; her sabah işe gitmek için yataktan kalkıp yürümek bir zorundalıkken her hafta sonu aynı saatte yürüyüşe çıkmak kişinin kendi isteğiyle alışkanlık haline getirdiği bir rutindir. Öyleyse doğuştan sahip olmadığımız alışkanlıkları sonradan edinebilmek de mümkündür. Bunun için ihtiyacımız olan 21 gün boyunca aynı şeyi yapmak ve istikrarlı olmaktır.
Yapılan araştırmalar ve uzman görüşleri istikrarlı bir şekilde devam edilen 21 günlük süreç sonucunda alışkanlığın artık bir rutin haline geldiğini söylüyor böylece vazgeçme veya alışma durumu gerçekleşmiş oluyor.
21 günlük uygulamanın ardından kazanılan alışkanlığı koruyabilmek için de 90 güne ihtiyacımız var. Kişi eğer 21 gün boyunca devam ettirdiği rutinini 90 gün daha uygulamayı başarırsa korumayı sağlamış oluyor ve bu rutin onun yaşam tarzı haline geliyor. Konuyla alakalı Barış Özcan’ın da tüm yıla yaymış olduğu “Zinciri Kırma” isimli bir takvimi mevcut, zinciri kırmamanın önemi ve felsefesini anlattığı videoya buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Arkadaşlar duruş problemi yaşayanlar için 21 günde bu basit hareketleri HER GÜN tekrarlayarak duruşunuzu düzeltebilirsiniz. 🎥