Telegram Web Link
Sufyan es-Sevri (رحمه الله) der ki:

“Şu üç şey sabırdandır: Musibetinden kimselere bahsetme, acılarını kimseye anlatma ve kendini temize çıkarmaya çalışma.”

{Ebu Nuaym, Hilyet'ul-Evliya 5/244}
Şeyhülislâm İbn Teymiyye rahimehullah şöyle dedi:

"Kul ne kadar gayret ederse etsin yüce Allah'ın onun üzerine farz kıldığı hakları yerine getiremez. Dolayısıyla her ibadetten sonra istiğfar ve tevbe etmekten başka bir yolu yoktur."


[Mecmu'u'l-Fetava 10/580]
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Kadınlar ziynetlerini ancak kocalarına göstersinler… yahut kendi hanımlarına.." (Nur, 24/31)

özellikle Müslüman hanımlardır. Yani sohbet etme, din kardeşliği gibi özellikleri olan Müslüman hanımlardır. Buna göre, Müslüman bir hanımın batıni ziynetlerinden hiçbirini, kafir bir kadına ya da kadınlara göstermesi helal değildir.

(Tefsiru Ayati’l- Ahkam bi’l – Ezher, II/164; Vehbe Zuhayli, İslam Fıkhı)
Bu durumu Müslümanlara açıkladı ve tam manasıyla savaş için hazırlanmalarını emretti. Bu gazve zor şartlarda yapılması nedeniyle 'Usra/Zorluk Gazvesi' olarak da anılır.

Bu istisnai durum dışında Rasûlullah (sav) genel olarak gizlilik prensibini en üst düzeyde uygulamıştır. Bu da
Rasûlullah'ın (sav), o seçkin ashabı nezdinde de ne kadar emin ve güvenilir olduğunun işaretidir. İslam Ordusu,
Peygamber komutanlarının hikmetli tutumu, doğru görüşü ile sevk ve idaredeki yetkinliğine tüm kalbiyle yakinen inanmaktadır.

Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:

"İnsanın (dini ve dünyası bakımından) kendisini ilgilendirmeyen şeyleri terk etmesi onun Müslümanlığının güzelliklerindendir."¹⁰

Müslüman, bulunduğu görevi ve konumu gereği yahut içinde bulunduğu camiaya yakın olmaktan ötürü vâkıf olduğu sır niteliğindeki bilgi ve görgüsünü ilgisiz ve yetkisiz kimselerle asla paylaşmamalıdır. Bilinmelidir
ki Müslümanların bulunduğu bazı ortamlarda uhdelerinde emanet olarak bulunan bilgi, görgü ve duyumlarını,
cihad bölgelerindeki hatıralarını paylaşan insanlar kapalı bir mekânda biraz yüksekçe bir yerde oturarak hikayeler anlatan meddahlar gibidir. Ve o emanetlere ihanet etmektedirler. Şüphesiz ki bu durum kendileri açısından olmasa da hasbelkader temas ve iletişimde bulundukları mücahidler, yolcular ve ensar için potansiyel bir tehlike arz etmektedir.

10. Tirmizi, İmam Ahmed, İbni Mace


Ebu Hanzala
Müslümanların Allah'a Karşı Sorumlulukları
Ebû'l-Cevzâ, İbn Abbâs'dan naklen:

"Resûlullah (sallallahu aleyhi və səlləm ): 'Si­ze cennet ve cehennem ehlini söylüyeyim mi? Cennet ehli, güzel sö­ze kulak veren; cehennem ehli ise kötü söze kulak veren kimsedir' buyurduğunu haber vermiştir."

Hılyetü'levliyâ 3/80. ibn Mâce 4224.
'Şunu anlatmanın ne zararı olabilir ki?' diye kendince çok basit ve önemsiz bazı meseleler, küfür güçlerinin istihbarat, analiz ve değerlendirme departmanlarında ısrarla tamamlanması beklenen bütünün kritik bir parçası olabilir. Bu türden kişisel zafiyetler cihad bölgelerindeki mücahidlerin üzerine çevrilecek güdümlü füzelerin, ateşleme emrindeki
koordinatların tamamlayıcı bir cüzü olarak değerlendirilmesi ihtimali dahi, Müslümanların böyle malayâni şeylerden uzak kalmalarını zorunlu kılar. Unutulmamalıdır ki her temas iz bırakır. Her söz de mecrasını bulur.

O halde Müslüman, cihada teşvik eden, mücahidlere dua ve yardım için çaba gösteren olmakla beraber mücahidler için gizlilik arz eden bilgileri paylaşmaktan şiddetle kaçınmalıdır. Müslümanlara düşmanlık eden kafirlerin hayati öneme sahip birçok bilgiyi çok konuşan geveze hainler vasıtasıyla elde ettiği unutulmamalıdır.

Milyon dolarlar harcanarak yapılan istihbari çalışmalar netice vermezken geveze hainlerin geyik muhabbetleri
kafirlerin yüzünü güldürmekte, tamamlanmayı bekleyen analizleri tamamlamaktadır. Dininde hassas Müslümanların kardeşlerine dair her bilginin emanet olduğunu bilmesi ve emanete hiyanetin münafıkların özelliği olduğu hassasiyetiyle hareket etmesi gerekir.

Diğer bir husus da emanetin ehline verilmesidir. Yani Müslümanların işlerini görecek ve onları temsil edecek
yöneticilerin yetkin kimseler olması gerekmektedir.


"Allah size, mutlaka emanetleri ehil olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder."
¹¹

Ayetin emanet ve adalete riayeti emri, ebedi ve genel bir düsturdur. Kişinin, üzerinde eda etmesi gereken her vazife
ve mesuliyet, emanetin kapsamına girer. Sonradan alınmak üzere korunması için kendisine bırakılan herhangi bir şey, sır olarak verilen bir söz, ümmetin işlerini yürütebilecek
liyakatte olan önder şahsiyetlere yetki ve görev verilmesi vb. hususlar da bu çerçevede değerlendirilir. Zayıf senetle
rivayet edilen bir hadiste "Emanet her şeydir." buyrulur.

011. 4/Nisa, 58


Ebu Hanzala
Müslümanların Allah'a Karşı Sorumlulukları
Abdullah ibni Mes’ud (Radiyallahu Anh) şöyle demiştir:

◾️Şüphesiz ki, su ekini yeşerttiği gibi, şarkı da kalpte münafıklığı yeşertir!

Şüphesiz ki, zikir de suyun ekini yeşerttiği gibi, kalpte imanı yeşertir!”


İbni Kayyım İgasetu’l-Lehfan 1/248
İbn-i Abbas radıyAllahu 'anhumâ şöyle demiştir:

Sevdiğini Allah için seven, buğz ettiğine de Allah için buğzeden, dostuna Allah için dost olan, düşmanına da Allah için düşman olan kimse, işte ancak bu tutumuyla Allah'ın sevgisine ve himayesine erişir. Kişi böyle yapmadığı müddetçe namazı ve orucu çok olsa bile imânın tadına erişemez.

Ahmed, 3/430, Heysemi "Mecmeu'z-Zevaid, 2/89
Ebû Hüreyre (ra) diyor ki:

•• "Resûlullah (sallallahu aleyhi və səlləm və səlləm ): 'Sizden biri­niz nereye varacağını bilmediği bir laf eder ve bu yüzden yetmiş se­ne ateşe düşer' dedi."

Müsned-i Ahmed 2/533.
Bilâl b. Haris el-Müzenî diyor ki: "Resûlullah (sallallahu aleyhi və səlləm ):

'Bir adam vardır ki, Allah'ın hoşnut olacağı bir laf eder. Fakat lafzın değerini de takdir edip bilemez. Ancak Allah Teâlâ, bu sözü yüzün­den kendisine kavuşuncaya kadar o adamdan hoşnud ve razı ol­duğunu kaydeder. Bir adam da vardır ki, Allah'ın gazabını celbedecek bir laf eder, sözün mahiyetini de idrak edemez. Bu laf yüzün­den Allah Teâlâ kıyamete kadar ona buğzeder' demiştir. Alkame: 'Bilal b. Haris'in bu hadisi, beni nice sözü söylemekten alıkoymuş­tur' diyor."

İbnü'l-Mübarek, ez-Zühd
İslam Adına Sorumluluk
Almak 'Emanettir
'


Emanetin zikredildiği yerde iki kavram belirir... Eda ve hıyanet. İslam için, Müslümanların maslahatı adına sorumluluk almak Allah'ın (cc)lütfudur... İnsanın kendini ilgilendirmeyen işlerle uğraşması, hayra muvaffak olamaması Allah'ın (cc) ondan yüz çevirdiğinin alameti olduğu gibi; İslam'a hizmetle şereflendirmesi, bu aziz dava adına sorumluluk yüklemesi ise Allah'ın kulu için hayır dilediğini gösterir. Rahman olan Allah, kulu için hayır diledi mi, ona hayrın yollarını kolaylaştırır. İslami çalışmalarda yer almak, hizmette bulunmak bu babtandır.

Ancak her nimette olduğu gibi, sorumluluk ve hizmet nimetinde de bazı kayıtlar vardır. Kişi Allah'ın (cc) lütfettiği bu nimeti, Allah'ın (cc) dilediği gibi yaşar ve şükrünü sözlü-fiili eda ederse muvaffak kılındığı nimet, hayırla neticelenir. Bu, insanın elinde olan bir şeydir.

Allah Rasûlü (sav) sahabesine dünyanın zararlarını ve dünyalık hususunda onlar adına korktuğunu anlatıyordu.


Ebu Hanzala
Müslümanların Allah'a Karşı Sorumlulukları
Ebû Ümâme (ra) diyor ki:

Resûlullah (sallallahu aleyhi və səlləm), Allah Teâlâ'nın şöyle dediğim haber vermiştir:Katımda dostlarımın kendi­sine en fazla gıpta edileni, Rabbine ibadetini en güzel bir şekilde yerine getiren, namaza düşkün, mal ve çocuktan nasibini fazla alamamış olan mü'min kulumdur.
O, aynı zamanda halk içerisin­de parmakla gösterilecek kadar sivrilmemiştir de, Ölümü kendisine yakınlaştırılmıştır. Geriye bıraktığı malı ve öldükten sonra arka­sından ağlayanları da oldukça azdır."

KİTABU’Z-ZÜHD Ahmed Bin Hanbel:
🔘 İmam Ahmed b. Hanbel (رحمه الله) dedi ki:

"Ey Ademoğlu! Şayet ölümüne ne kadar kaldı­ğını bilmiş olsan, bütün arzularından soğursun. Sen ancak ayaklarının kayıp, sevgilinin seni teslim ettiği, yakınlarının sana veda ettiği zaman pişman olursun. O zaman sen, ne ailene geri dönebilecek ne de amelini arttırabileceksin. Öyleyse hasret ve pişmanlıktan önce kıyamet günü için çalış."


📕 Kitabu’z Zühd
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
🍂 Allah için
dünyadan vazgeçenlere ölüm bir kavuşmadır,

🍂 Dünya için
Allahdan vazgeçenlere ölüm bir eyvahtır...


T.me/ilim_ameldenonce
Bir adam şöyle sordu:

" 'Hayır şerle beraber gelir mi?', Allah Rasûlü cevaben: 'Hayır, ancak hayırla gelir. Dünya malı tatlı ve yeşildir. Baharın bitirdiği her ot yiyip şişeni ya öldürür ya da perişan eder. Usulünce yiyen müstesna... Bu mal tatlıdır, kim onu hakkıyla alır ve yerli yerinde
kullanırsa ne güzel yardımcıdır. Kim de hakkıyla elde etmezse yiyip de doymayan gibidir.' "¹²


Allah Rasûlü'nün (sav) anlatmak istediği şudur: Allah (cc) malı, bahar mevsiminde çıkan otlar misali nimet olarak vermiştir. Hayvanlardan ara vermeden yiyen ya şişip patlar veya helak olmaya yakın bir hale gelir. Otları usulünce yiyen, acele etmeyen, yediğini vücuttan atıp yenisine yönelen ise bahar boyunca ziyafetini sürdürür. Birine ziyafet sofrası olan bahar mevsimi, bir diğerine azap olur. Oysa yedikleri şeyler aynıdır. Bu örnekten dünya malına geçer. Allah (cc) dünya malını insanlara nimet olarak yaratmıştır. Bu yönüyle hayırdır onlar için. Kimi insan onu usulünce elde eder ve Rabbi'nin razı olduğu şekilde kullanır. O mal ona yardımcı olur. Dünya hayatını kolaylaştırdığı gibi ahiret hayatını da kolaylaştırır. Onu haksız yolla elde eden ve Rabbi'nin razı olmadığı yerde harcayan ise yiyip de doymayan, şişerek patlayan hayvan gibidir.

Vermek istediğimiz sonuç da budur. Allah (cc) El-Muhsin'dir, kullarına nimetlerle ihsan etmeyi sever. Sürekli
O'na yönelip, O'na kulluk edeceklere kapılar açar. Çünkü El-Fettah'tır... Kul haketmese de karşılıksız lütfundan ve
rahmet hazinelerinden bahşeder; çünkü El-Vahhab'tır.

12. Muttefekun Aleyh, Ebu Said El-Hudri.

Ebu Hanzala
Müslümanların Allah'a Karşı Sorumlulukları
2025/02/25 08:19:40
Back to Top
HTML Embed Code: